11 Mayıs 2012 Cuma

BY MURATHAN MUNGAN




"İnsanoğlu ihanet eder. İnsanoğlu güçsüzdür, dayanıksızdır, dönektir." 

"Aşk onun gözlerini kör etmişti. Onu anlamadığını düşünüyordu, ya da bunun bir ihanet olduğunu bile düşünmüyordu. Oysa, ihanet bir kez başlamaya görsün, neresinden olursa olsun, herkesi, her şeyi kirletir."

"Her tuzak yalnızca bir kez içindir."

"Yalnızlıkta adımlar hep aynı yere getirir insanoğlunu."

"Gerçek sevgide yitirme korkusu vardır."

Camsap: "Size ihanet etmeyecegime soz veriyorum."
Şahmeran: "Gelecekteki sen adina nasil soz verebilirsin? o baska biri, simdiki senin tanimadigi biri."

"Ey cihanşah! Bir hileyle beni kendi cinsimden, kendi yurdumdan, kendi sorumdan ayırdın! Evet, beni sevdin, biliyorum. ben de sevdim seni evet, inkar etmiyorum. ama ben seni severken koşullarımız eşit değildi. Bana seni sevmekten başka hiçbir şans tanımadın. Sevgim konusunda kendim karar vermedim. şimdi bir başıma yeniden düşüneceğim, seni sevip sevmediğimive başka şeyleri... Eğer gerçekten seviyorsan beni ardım sıra gelirsin. Burası senin ülken, sen kendi insanlarının arasındasın, burda mutlu olursun elbet, ya ben ne yaparım? Bunu hiç düşünmedin. sevmek kolay değildir cihanşah. sevmek emek ister. ben şimdi ülkeme, baba ocağıma dönüyorum. yurdumun adı Kevher engin'dir. seni bekleyeceğim."

Geyik, bilmediği bir şeyi anımsattı yılana.
İlk karşılaştıklarında.
Bilmediği, ya da bilmemezden geldiği, ya da bilmeyeceği, bilemeyeceği.
Güçlüsün, zehirlisin ve açsın,
beni yutarsın istersen, dedi.
ama unuttuğun birşey var, ben senden daha büyüğüm, beni yuttuktan sonra, en azından beni sindirene, eritene kadar bir zaman benim biçimimde yaşarsın. Daha sonra zaten erimiş olurum, sende erimiş olurum. Etine, kanına, canına karışmış olurum.
Sen eski yılan olmazsın.
Beni öldürmek kendinde yaşatmaktır.
Hiç kimse öldürdüğünü unutmuş değildir çünkü.
Unutabilmiş değildir.

7 yorum:

Bir Gay dedi ki...

Daha az seviyorum seni
Giderek daha az..
Unutur gibi seviyorum
Azala azala..
Aramızdaki uzaklığın karanlığında
Geçeler kısalıp gündüzler uzuyor öyle olunca
Daha az seviyorum seni..
Kendini iyileştiren bir yara gibi
Daha az..
Ve zamanla..
Sen geceyi tutuyorsun
Ben nöbetini..
Uzak dağ kışlalarında
Görmüyoruz birbirimizi..
Usul bir sis iniyor
Kopmuş yollara..
Işıgı hafif uykusu ağır koğuşlarda üzerini örtüyorum senin
Bir çığ gibi büyüyorsun rüyalarımda
Sevgilim, sevgilim
Yıldızları daha büyüktür bazı gecelerin
Nöbet kadar yanlızken öğreneceksin bunu da..
Artık daha az seviyorum seni
Unutur gibi ölür gibi
Daha az
Yeniden öğretiyorum kendime
Onca aşkın öğretemediğini
Yeniden öğretiyorum
Yanlızca sevdiğimi değil
Evladımı (seni) kaybettim ben
Kaç acı birden imtihan etti beni
Bir tek gece vardır insanın hayatında
Ömür boyu sürer nöbeti
Buda öyleydi
İyi ol..
Sağ ol..
Uzak ol..
Ama bir daha görme beni…


(Murathan Mungan'ın en sevdiğim şiiridir)

izmirdeki o gay dedi ki...

murathan munganin siirleri guzelde denemelerine ve hikayelerine hastayim ben ozellikle cenk hikayeleri 40 oda ve 3 aynali 40 oda okumadiysan mutlaka oku resmen hayatina bambaska bir bakis katiyor o kitaplar

Unknown dedi ki...

Bir gayciğim öldüm yaaa. çok sevdim ben bunu da.. aldım hemen repertuvarıma...

sanırım Murathan Mungan'ı pek tanımıyorum.. bundan sonra daha yakinen ilgileneceğim..

Unknown dedi ki...

Şimdi düşünüyorum da bu şiiri kaç erkeğin arkasından okurum acaba diye.. pek az değil.. benden habersiz kaç erkeğe ölümüne tutuldum.. benden haberi olan kaç erkeğe..

iyi ol, sağ ol, uzak ol, ama bir daha görme beni..
bir daha gösterme bana o gül yüzünü..
bir daha asla..

izmirdeki o gay dedi ki...

umarim okumak zorunda kalmazsin :)

Bir Gay dedi ki...

Tavsiyen için çok teşekkürler, ama sanırım Murathan Mungan'ın yayınlanıp da okumadığım hiç bir kitabı kalmadı :)
İlk kez yıllar önce 'Yaz geçer' adlı şiir kitabıyla tanımıştım Murathan mungan'ı ve okudukça daha çok sevdim..

Bigay, bence o kitapta yer alan aşağıdaki şiirle başlamalısın Murathan Mungan'ı tanımaya..
Her okuduğumda gözlerim dolar, eminim sen de çok seveceksin..

Aynı terasa açılıyordu yan yanaydı kapılarımız kaldığımız pansiyonda..
Akşam üzerleri kaşılaşıyorduk, ortak duş, ortak mutfak, çekingen bir selamlaşma..
Aynı terasta yan yana kuruyordu çamaşırlarımız, bu ürpertiyordu beni;
Acemi, tutuk bir kaç sözlük eşliğinde beyaz şarap içerek aynı terasta seyrediyorduk günbatımını, bu da ürpertiyordu beni..
Işığın azalan şiddetinde yan yanaydı terasa vuran gölgelerimiz ve karışıyordu birbirine..
Elimizde olmadan gülümsemiştik bakışlarımız çarpıştığında, sahildeydik ve aynı kitabı okuyorduk ilk karşılaşmamızda..
Sezon açılmamıştı, seyrekti sahiller, daha erken yaz gülümsüyordu..
Pansiyon önündeki sandalların kıpırtısı, çiçeklerin çekingen dirimi, günbatımıyla gölgelenmiş alanların rengi kalmış aklımda..
İkimizde yalnızdık ve birbirimize ilişmemeye çalışıyorduk adını kimselerin bilmediği o uzak sahil kasabasında.
Oysa güneşin batışını izlemek gibi kendiliğinden bir birlikteliğe dönüştü paylaştığımız şeyler..
Birbirinden kamaşmaya başlamıştı tenlerimiz, dokunmasan da yanındaki gövdeyi duymanın şiddetine dönüşmüştü aramızdaki çekim..
Tenin çağrısı hazırdı kendine kurulan bütün tuzaklara..
O akşam terastaydık gene.
Gün çoktan batmıştı..
Çamaşırlar asılıydı, uzaktan şarkılar geliyordu ve kekik kokuları..
Nedense her zamankinden başka bakıyordun bana..
Sonra usulca dedin ki:
'İlk kez bir erkeğin tenine dokunma isteği duyuyorum içimde..'
Benim için yaz başlamıştı..
'Dokun öyleyse' dedim..
Sustun.. Uzun uzun baktık birbirimize..
Kendine nasıl karşı koyduğun okunuyordu yüzünün derinliklerinde..
Sonra hiçbirşey söylemeden usulca kalktın, odana gittin, yavaşça örttün kapını..
Saatlerce orada, gecede ve o terasta kaldım..
Sabah uyandığımda odanın kapısı açıktı, eşyalarını toplayıp gitmiştin baktım..
Yalnızca terasta unuttuğun havlu çırpınıyordu rüzgârda..
Bir daha hiç rastlamadım sana, hirbir yerde hiçbir yazda..
Düşünüyorum, aradan tam on üç yıl geçmiş..
On üç yıl önce içinde uyanan isteğin anısı saklı duruyor mu sende?
Birden adını hatırlamadığımı farkettim bu şiiri yazarken, ama terasta çırpınan havlunun rengi hâlâ gözlerimin önünde..
On üç yıl sonra şimdi sevgilimden ayrıldığım bu derin, bu kavurucu günlerde neden ansızın aklıma düştüğünü sordum kendi kendime..
Sonra anladım:
Bir aşk birçok aşktan yapılıyor ve ayrılınmıyor hiçbir seferinde.

Unknown dedi ki...

Bir Gayciğim bu şiiri sakladım aynı küçük altını saklar gibi ninem.. ve şimdi vakti geldi.. açtım okudum.. aynı ninemin dişlerini takma vakti gelmesi gibi..

ve beni etkiledi.. aynı ninemin karnının doyması gibi.. ruhum doydu.

murathan mungan tavsiyelerini bekliyorum..

kaan31kaan@gmail.com